Surre Alayı   (31 içerik bulundu)

Çelebi Mehmet Kimdir?

1. Mehmet veya Çelebi Mehmet kimdir? Osmanlı’nın ikinci kurucusu Sultan 1. Mehmet veya Çelebi Mehmet’in hayatı.

Osman Gazi’nin Son Sözleri

İnsanlığın ekseriyetle kuvvete râm olup nefs sultasında yaşadığı günümüzde, Osman Gâzî ve nesli gibi diğergâm, gönül eri ve kendisini Hakk’a adayan âbide insanl

Surre-i Hümâyûn Alayları Ve  Hac Yolculuğu

Size bir teklifim olacak; gelin oturup ecdâdın unutulmaz hizmetlerinden birindeki mükemmel işleyişin satır başlarını konuşalım. Her yıl kutsal topraklara sefer

New York Kütüphanesi'nden Görülmemiş Osmanlı Fotoğrafları

Arşivinde 200 binden fazla eski dönemlere ait görselin yer aldığı New York Kütüphanesi'nde Osmanlı'ya dair yüzlerce eser bulunuyor. İşte New York Kütüphanesi'ni

Osmanlı Pâdişâhlarının Peygamber Muhabbeti

Osmanlı Devleti, pâdişâhından çobanına kadar bütün halkının Peygamber muhabbetiyle temâyüz ettiği bir devletti. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-

Osmanlı'da Vakıf Medeniyeti

Hak dostları, toplumlara; dâimâ kılıç fetihlerini gönül fethine, maddî îmarları da mânevî îmâra dönüştüren bir mâneviyat kevseri sundular. Onların mübârek eller

Surre-i Hümâyûn Geleneği

Ashâbın infak seferberliğinden nasîb alan Osmanlılar da, vakıf mevzuunda pek büyük hizmetlerde bulundular.

Osmanlı'da Surre-i Hümâyûn Kültürü

İstanbul’dan başlayıp Haremeyn’e uzanan bir muhabbet destânı: Surre-i Hümâyûn… “Bir para kesesi demek olan «surre»den nasıl bir destan çıkmış, insanlar o mukadd

Ölümü 41 Gün Gizlenen Osmanlı Sultanı

Süleyman Çelebi, 1. Murad devrinde yetişmiş, Yıldırım Bâyezîd za­ma­nında Emîr Sultan Hazretleri’ne intisâb etmiş, Yıldırım Bâyezîd’in saray imamlığını yapmış v

"ihanet" Osmanlı'yı Az Kaldı Yıkacaktı

Ankara Savaşı'nda Timur'un ordusuna yenilen Osmanlı, bu savaştan sonra Fetret devrine girmiş ancak kısa bir sürede kendisini toparlamıştı. Bu savaşın arka planı

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.